Cumartesi, Kasım 23, 2013

Rihanna - Şeytan Çıkartması

+13 bir yazıdır.

Merhaba bugün hızlıca yeni bir analiz yaptım. Zaten What Now'ın klip biraz basitli yani çok sembol yok ama yeteri kadar var. Başlıktan anlaşıldığı gibi cinli bir yazı. Korkuyorsan okuma. Okumayanı zorlayamam ya, mouse senin elinde haha :)

Baslayalım.
Bu sahneyi Rihanna'nın kafası olmuş bir milyon olarak açıklayabilirim sanıyorum. Ya da aklımın odaları senle doldu taştı mod on da olabilir. Her halükarda Rihanna bir delirme anı yaşıyor diyebiliriz.

Klibin sahne arkası videosunda Rihanna diyor ki: "Herkes şimdi bir aşk şarkısı klibi olsun diye bekliyor, yumuşak olsun bekliyorlar. Evet yumuşak ama deli bir klip."

Yani bir delilik olduğunu kendisi de onaylamış bulunuyor.

 
Efendim gelgelelim kimi hareketleriyle delirdiğini veyahut ele geçirildiğini gösteriyor. Bir beyin fırtınası oluşturmak gerekirse haunted, demented, possessed gibi terimler kullanılabilir. Yani perilenmiş, sahiplenmiş, musallat olunmuş denilebilir.
 
Örnek olarak The Last Exorcism filminin posteri şekil a'da görüldüğü gibidir. Çünkü Exorcism filmleri izleyenler iyi bilir ki içinde şeytan olan kimseler hep böyle garip hareketlere girerler. Yani cin çarpması dediğimiz olay vuku bulur. Mesela Türk filmi Musallat'ta da spoiler vermek gibi olmasın cin eve geldiğinde tüm bir aileyi çarpıyor, onlara böyle hareketler yaptırıyordu.

Hatta meşhur The Exorcism filminde Emily Rose'un da böyle belinin kırılır gibi olduğu ve daha birçok halden hale girdiği sahneler vardır. Onları koymayayım da bilinçaltınız hepten kirlenmesin.

Rihanna delirdiğini hareket tarzıyla belli etmiş oluyor. Mesela sürekli iki eliyle başını tutuyor.

Klip boyunca sürekli eller kafada, örnek olarak bu kadar koydum aslında daha da var. Zaten klip çıldırma sahneleriyle dolu.

Peki cin insanı nasıl delirtir?

 Onlara böyle olmayan görüntüler gösterebilirler. Mesela bu sahne yine Emily Rose'un filminden. Burada Emily okulda derstedir ve arkadaşına bakınca bir anda böyle bir görüntüyle karşılaşır. (Yalnız ben filmi yıllar önce izledim belki sahneyi karıştırmış olabilirim ama arkada okul görünümü var ve %99 tutturdum gibime geliyor.)

Emily de aynı Rihanna gibi delirmeye başlar ve elleriyle kafasını tutar aynı böyle. Tabii gerçekte arkadaşının yüzü öyle değildir. Sadece Emily'ye öyle görünmektedir. Hani klişedir; "senden başka kimse beni göremez." Hah işte bu durum tam da o. Çünkü cinler insan aklıyla oynayabilir.

Ama öyle sıradan kimselere çok da takıldıkları olmaz. Herkesin bir cini bir kere cepte vardır, çünkü şeytanı vardır. Ama bu durum başka. Şeytanlar kalbe yani imana yönelik hamlelerde bulunurlar. Bu tip musallat cinleri ise beyne atakta bulunurlar. Böylece insanlar delirir ve aklını kaçırırlar. Çünkü gerçek dışı deneyimler yaşarlar.

İşin kötü yani kimse onların gördüklerinin sınırlarını tahmin bile edemediği için onlara "yazık vah vah" gözüyle bakarlar. Bana kalırsa aşılamayacak bir durum değil, ölümden baska her şeye deva varsa bunun da vardır. Ama tabii kolay da değil, yardım alınmadan zor. O yüzden böyle bir olayla karşılaşırsan diye söylüyorum, cinden minden korkma o insana yardım et dua oku ve moralini düzeltecek şeyler yap. Belki aylar sonra geçecek ama illa ki geçecek.

Son olarak da şunu söyleyeyim bu tip ağır vakalar büyü altındaki kişilere olur. Rihanna katıldığı satanik ritüeller sonucu bu hale gelmiş o yüzden. Çünkü sıradan insanların musallata uğrama olasılıkları azdır. Rihanna'ninki ise çok çok yüksektir çünkü içinde olduğu masonik camia büyüyle iç içe okültik bir camia.

 
Kiliseden de bir şey çıkmıyor. Oradaki kadınları da ona böyle gösteriyor. Senin bu haline bak nasıl gülüyoruz der gibi.

Fotoğrafları da korkmayın diye küçüklü koydum. Sadece göz kalemini fazla kaçırmış iki kadın diye düşünüp de korkmayabilirsiniz tabi. :)

 
Rihanna bu klipte çok bariz olarak gözümüze çarpan bir haç takmış. Şeytan Çıkartma filmlerinden görmeye  alışageldiğimiz, sahiplenilmiş kişiye haç tutarak karşı koymaya çalışmak sembolize edilmiş. Böylece bunun bir şeytan çıkartması olduğundan emin oluyoruz.

Rihanna burada duvarın dibine sinmiş oturuyor ya, hah aklında tut bunu.

Aynısını The Exorcism filminde içine şeytan yani cin giren Emily Rose da yapıyordu. Nerede bir exorcism orada duvarın dibinde oturan bir kız.

Şimdi ise biraz renk analizi yapalım. Klip siyah beyaz ana temalı yani bu akıl kontrolünde Alfa seviyesidir. Başlangıç seviyesi.

Bu seviye ilk katılanlara uygulanan seviyedir. Temel ayrışım, kişilik bölünmesi gerçekleştiği için iki temel zıt renkle temsil edilir; siyah ve beyaz. Bununla sembolize edilen anlamlar ise şunlardır;
  • Sen buraya beyaz olarak geldin ama buradan siyah olarak çıkacaksın.
  • Dış dünyada beyaz olarak bilineceksin ama buraya geldiğinde siyah olacaksın.
  • Ve de cinlerle de alakalı olarak; burada siyah olduğun için sahip olduğun asıl beyaz içsel benliğini (cin) keşfedeceksin.
Şimdi bu siyah beyaz konusu uzar gider; Reiki, Yin-Yang, doğu felsefeleri, masonluk, gizli örgütler, tasavvuf vs falan. Bunların hepsinde bu tema vardır. Neden mi? Çünkü bir yol olduğu kesindir. Bütün bilge kişiler bize bir yolun ve bir gizemin varlığından söz ederler. Bu yola ulaşacağın dinler vardır, ya ulaşırsın ya ulaşmazsın önemli olan bu değil. Ama siyah beyaz teması gerçekte de vardır evrende.

Şimdi bununla Lena ne anlatmak istedi diyorsundur. Anlatmak istediğim gerçekte tek bir şıkkın doğru olması gerektiği. Bugün bir Ygs sorusunda doğru cevaba ulaşmak için birçok şık vardır. Ancak bunlardan sadece bir tanesi doğrudur. Diğerleriyle doğruya ulaşamazsın, sadece sonuçlar açıklandığında yanlışı ortaya çıkarmış olduğunu görürsün. Bu çok derin bir konu, başka bir yazıda anlatmayı tasarlıyorum inşallah.

Üstte verdiğim fotoğrafta da kırmızı-mavi renkleri efekt olarak kullanmışlar. Bu onlar gibi olup kan dökmeyi simgeler. Kırmızı-mavi de temel renk ayrımlarındandır.

Bana diyorlar ki renklerin sembol olarak kullanılması saçma çünkü o zaman kullanmaya renk kalmaz. Bu bakılmasıyla hiçbir şeyi göstermeyen bir açı. Daha önceki yazılarımda da söylemiştim. Eğer bir konu işleniyorsa ve o renkler oraya koyulmuşsa anlam taşır yoksa sabah kalkar sarı tişörtünü giyersen bu normaldir. Hiçbir anlamı yoktur.

Şunu da söylemiştim ki sembolizmle filmin sonunu ya da bir sonraki sahneyi tahmin edebilirsin. Şimdi ben kırmızı-mavi ile kan dökülmesinden dem vurdum ya. Sonra ne oluyor? Rihanna eliyle rujunu yüzüne sürüyor. Rujun kan anlamına geldiğini biliyoruz, en azından söylemiştim. Zaten Fransızca'da rouge (ruj) kelimesi kırmızı anlamına gelir.

Demek ki burada renk kullanımı bize sonraki sahnelerde kanla ilgili bir şey olacağı mesajını vermiş. Yani bilinçli olarak kullanılmış.

Sonra Rihanna şarkı sözünün "i just wanna shout" olan yerinde böyle yapıyor. Aslında shout, bağırmak demektir. Ancak burada shot yani vurulmak kelimesine bir atıfta bulunulmuş. Çünkü silahla vurulmuş gibi düşüyor.

Russian Roulette klibinde de silahla vuruluyordu. Çünkü bunların hepsi akıl kontrolünde geçmesi gereken etaplar, testlerdi. Şimdi renk sembolizminin gerçek olduğunu ve nasıl kullanıldığını anladın mı?

Şarkı sözlerine de bir bakalım hazır yeri gelmişken.

  I've been ignoring this big lump in my throat
I shouldn't be crying, tears were for the weaker days
I'm stronger now, or so I say,
But something's missing

Whatever it is, it feels like
It's laughing at me through the glass of a two-sided mirror
Whatever it is, it's just laughing at me
And I just wanna scream

What now? I just can't figure it out
What now? I guess I'll just wait it out (wait it out)
What now? Oh, oh, oh, oh! What now?

Boğazımdaki bu koca yumruyu göz ardı ediyordum,
ağlamamam gerek, gözyaşları güçsüz günler içindir.
Şu anda güçlüyüm ya da sadece öyle olduğumu söylüyorum
Ama bir şey eksik

Bu her neyse, iki taraflı bir aynanın arkasında bana gülüyormuş gibi hissediyorum
Bu her neyse, bana sadece kahkaha atıyor
Ve ben sadece çığlık atmak istiyorum

Ne oldu şimdi? Bir türlü anlayamıyorum
Ne oldu şimdi? Sanırım sadece bekleyeceğim
Ne oldu şimdi? Ne oldu?


Şimdi ben de biraz üzülmedim değil. Sanırım üzüldüğüm üzerine düşünmeyeceğim. İnsan psikolojisi böyle işliyor. Üzüldüğünü kendine unutturursan üzülmemiş gibi olursun. İnsan ancak böyle ayakta dimdik kalabilir.

Rihanna burada iki taraflı aynadan bahsetmiş. Hani şu sen baktığında ayna görüyorsun ama arka taraftan bakıldığında onlar da seni görüyorlar ya işte o aynalardan. Russian Roulette klibinde yine böyle bir ayna vardı.

Arkada handlerı onu kontrol ediyordu. Bu şarkıda handlerlardan ve cinlerden bahsediliyor diyebiliyorum o zaman. Bu arada bilmeyenler ya da tekrar bilmek isteyenler için handler, programcı demek.

Şu an Russian Roulette'ı izledim de acaba onu da mı analiz etsem bilemedim. Sağlam klip doğrusu.

Klipte Rihanna yere düştüğünde şimşek çakıyor. Şimşek çakması elektroşokla özdeşleştirilir. Bundan sonra zaten bir sürü demonik görüntü giriyor haha :)

Tam Tumblr'lık gifler. Neyse bu bir dizi görüntülerden bir tanesi bu mesela. Görüntüleri çok hızlı geçiyorlar. Buradaki hızlı bir yol gösterimi de Rihanna'nın hayatının çok hızlandığını gösteriyor. Belki genel olarak hayatı belki de o anki beyninde her şeyin bir hengameye girmesi olarak izah edilebilir.

Evet favorim sahnem de bu. :)

Hiç hayatında böyle duvara doğru sürünerek saklanacak delik aradın mı? Eğer aradıysan muhtemelen ruh halini anlayabilirsin. Neyden kaçtığını tahmin edebilirsin.

Gösterilen görüntülerden biri de bu gökyüzü. Yani gökyüzüyle çok şey simgelenebilir. Böyle koydum ki en azından klibin anahatı ortaya çıksın. Sen kafanda bir anlam bulursun belki. Tabii sembolizmi biliyorsan.

Burası da orman. Orman kişinin aklını sembolize eder. Ormana girersen, aklına girmis olursun. Nerede karşına ne çıkacağı belli değildir.

Orman görüntüsünden sonra uçuşan kuşlar geliyor ekrana. Yani aklında kuşlar uçuşsuyor demek oluyor. Rihanna'da filmin koptuğu anlamına geliyor.

Diyelim ki akıl kontrolündeki köle bir travma yaşıyor, diyelim ki bu elektroşok olsun ki klipte de öyle gösterilmiş. Elektroşoktan sonra kölede hafif kafalılık etkisi baş gösterir. Travmanın etkisiyle kendini çok kasar sonra da travma bittiğinde yorgun düşer. Böylece kafasının içinde oluşan etki aynı böyle kuşların uçup gitmesi gibi hissettirir. Ya da sıklıkla görüldüğü gibi tüylerin havada uçuşması ya da kar yağması. Bunlar hep aynı "hafif kafalılık" hissinin sembolleridir.

Çizgi filmlerde kafasını vuran bir kişinin kafasında kuşlar döner ya o da aynısı.

Balıkların kaçışması da aynı örneği oluşturur.

Rihanna'nın yaptığı bu hareket gariplikteki son nokta ve klibi çok güzel özetliyor diye düşünüyorum.

Yine bir haç, direkt gösterilip daha bir dikkat çekilmiş.

Kapıya doğru hızlı bir gidiş. Yine hızlılık.

Sonra zincirler gösteriliyor. Muhtemelen o kapı kurtuluşun kapısıydı ama zincirlere bağlı olduğu için gidemiyor.

Ağacın arasında ay gösteriliyor. Az önceki ormanda güneş vardı ama bu karanlık olduğuna göre ay diye düşünüyorum. Gece-gündüz temasıyla da siyah-beyaza vurgu yapılmıştır.

Ve güneş-ay sembolleriyle de cinler kastedilmiş olabilir.

Fütürizmin meşhur sembolü dişli çarklar. Tekrar hızlılığın vurgusu yapılmış.

Yürüyen karıncalar.

Böceğimsi görüntüler. Exorcism filmlerinde böceklerin de bir yeri vardır. Banyoda yüzünü yıkarken bir kafanı indirirsin lavabo böceklerle doludur mesela. Bu gibi sahneler çoktur.

Duvarın dibine çöktüğü sahnede Emily dönünce anlaşılır ki Emily aslında böcek yiyordur. Bu tip iğrençlikler araya sokulmazsa olmaz, çünkü bunlar olmazsa olmazlardır. Iğrendirilmen gerekir. Akıl kontrolü iğrenç işkencelerle doludur. Zaten Emily de böcek yahnisine meraklı olduğu için değil, şeytan onu zorladığı için yiyordu. Yüz ifadesinden de belli oluyor.

Korku filmi gibi klibin sonunu getiriyorlar. Rihanna'nın sahne arkası videosunda konuştuğunu söylemiştim. Bu klipteki tarzıyla ilgili de "red carpet goth" diyor. yani "kırmızı halı goth'u". Goth kelimesinin anlamını vikipedi'den kopyalıyorum.

"Çok başarılı, mutlu, ve rahatsız edici her şeyi yoksayan bir toplumun karşısına, hayatın bütün ikilemleri ile karanlık ve aydınlık, iyilik ve kötülük, ölüm, depresyon, var oluşun anlamsızlığı gibi ögeleri bir nevi kutsayan bu altkültür ikilemler olmaksızın hayatın var olmayacağını kabul ederek, karanlık ve sıradışı bir anlayışla kabullendiği bu ikilemleri kutsar."

Bu demek oluyor ki klipteki siyah-beyaz zıtlık teması bu üzere kurulmuş. Klipte de ikilemler, iyi-kötü zıtlığı ve karamsar bir karanlık var. Rihanna'nın kırmızı halı demesi bunu sanatsal bir şekilde sunması, modaya uydurması anlamına geliyor.

Şu sıralar gündemimde şarkılar, analizler ve cinler var. Bunlarla ilgili yazılar yazacağım. Bir de Eminem'le ilgili yazı yazmayı planlıyorum. Siyasete bir ara verdim, malum Diyarbakır ve dershane meseleleri canımı sıkıyor. Taraf olmak istemiyorum. Taraf olmak sadece tartışmaya fazladan bir adam kazandırıyor. Sular durulsun.

Evet bu yazıda da Rihanna'nın gerçekten akıl kontrolünde olduğunu ve cinler tarafından etki altında bırakıldığını ve kontrol edildiğini öğrenmiş olduk. Herkese kendi kontrolü kendinde olan bir yaşam ve iyi geceler diliyorum.

Cumartesi, Kasım 09, 2013

Dizi Parkı 2: Mutlak Küresel İdeolojinin Devrimi

Gezi Parkı olayını anlattığım yazının devamını yayınlıyorum şimdi. Bu sefer daha küresel bir analiz yapacağım. Ama başlamadan önce bir noktayı yine belirtmek istiyorum ki ben kimsenin yandaşı değilim. İster bozulun ister sevinin fark etmiyor, ben akpli değilim. Hiçbir zaman da olmadım. Erdoğan'la da uyuşan bir dünya görüşüm yok.

Ayrıca ağaçlar konusunda demagoji yapılacak son kişiyim. Benim bu hayattaki isteklerimdan birisi de çiçek ve ağaçlarla dolu bir bahçemin olması. Onlarla her gün ilgilenmek düşüncesi bile büyük bir dinginlik, yani aslında bunları konuşmak bile bana saçma geliyor. Hangimizin doğayı daha çok sevdiğine taş atan mı karar verecek? Geçelim.

Küresel analiz, evet. Önemli bir yazı bu bence. İlkinden bile önemli çünkü dünyanın her yerinde bizim başımıza gelenlerin aynısının yaşandığını anlatıyor. Ve bu "hazırlanan süreç" in gerçek olduğuna en büyük kanıtlardan. Ben dikkatli yazıyorum, sen de dikkatli oku.

Bu tip eylemler ilk yurtdışında yapıldığından dolayı ben ilk olarak occupy adı altında duymuştum. Artık herkes duydu occupy'ı ama duymak anlamaya yetmiyor. bu kelime bizdeki eylemlere "diren" adı altında geçti. Aslında occupy, "işgal et" anlamına gelir. Yani halkı kendi ülkelerine saldırmaya davet ediyorlar. Bunu yaparken de hep haklı bir neden buluyorlar.

Sen halksın ve %99'dansın diye ayaklanacak gücün olduğunu sana söyleyenler,

Aynısını Occupy Wall Street'te Amerikan halkına söylemedi mi sanıyorsun?

Senin V for Vendetta masken vardı da,

onların yok muydu?

Senin ünlün geldi de,

onlarınki gelmedi mi sanıyorsun?

Occupy hareketi öyle gezi parkında falan çıkmadı. Birçok ülkede bu hareket var. Google'ı aç ve "occupy herhangi-bir-ulke-ismi" yaz karşına gerçekten de çıkar emin ol.
 
Ülkemize Brezilya'dan, İngiltere'den, Almanya'dan vs. destek geliyor. Sen de unutuyorsun. Hemen kapılıyorsun ve unutuyorsun. Neyi mi?

Milletler, düşmanlığı unutmaz. Irkçı falan olmana gerek yok. Nasıl Yunanlıları denize döktüğümüzü kahramanlıkla anlatıyorsun değil mi? Neden şimdi bu ülkeler birden dostun kesildi? Yok İtalyan spiker de birkaç ağaç için mi sorusuna "Onlar Türk!" diye cevap vermiş. Varlığını da Türk varlığına armağan etseymiş iyiymiş. Onlar art niyeti olmadan kimseye su bile vermez. Ülkelerin diplomatik çıkarları uğruna ne kılıklara girdiğini de burada ben anlatmayayım. Biraz uluslararası ilişkiler araştırması yapın.

Ben sadece söylerim, dinlemek sana kalmış.

Hiçbir siyasi olaydan her ne hikmetse(!) uzak kalmayan Madonna tabii ki taksim için sevgilerini ve desteğini dile getirmiş. Elin yumruk oluşuna dikkat.

“Türkiye’deki şiddeti durdurun. Sevginin devrimine başlayın. Tolerans eşittir insan hakları ve saygı.”

Şimdi sen istedin ya hemen durduracaz bak, gerçekten. Yaa bir de "sevginin devrimi" şeklindeki isim tamlaması ilgini çekti mi? Devrim ne alaka acaba? Acaba(!)...


"Türkiye için dua et. qalpqalpqalp"

Çok samimi ve içten bir dua oldu, amin. Arkadaş bir de melek ya oradan da bir artısı var herhalde.

Tilda Swinton adlı oyuncu, "Dünyanın değerli vatandaşları, şu anda polis, hükümeti herhangi bir protesto edişte İstanbul vatandaşlarına vahşice saldırıyor." yazılı kağıtla poz vermiş.

Çok üzülmüşsün kıyamam. Ee peki sonuç? N'oldu kurtulduk mu? Yabancıların duymasına falan gerek yok ki bu yerel bir sorun değil mi? Niye yurtdışından destek alıyoruz ve rezil ediliyoruz? Arakan'daki, Doğu Türkistan'daki ÖLDÜRÜLEN insanlar için ne yapmış bu sanatçılar?

Peki, ortaya bir varsayım atacağım. Diyelim ki ben bir vatandaşım ve istanbul'da yaşıyorum. Baktım Taksim'de böyle böyle olaylar olmuş. Artık okuduklarıma dayanamıyorum ya da gaza mı geliyorsam, ben de modaya uyup meydanlara çıkıyorum ve parkımı savunuyorum. Powerpuff Girls yine dünyayı kurtarıyor ve sonra aradan belirli bir süre geçiyor, internette occupy hareketlerini araştırıyorum ve bakıyorum ki farklı nedenlerden ötürü bir sürü ülkede occupy hareketi var.

Ve eğer her şeye balıklama atlamayıp interneti sadece otlanmak için kullanmıyorsam bakın hangi bilgilere ulaşabiliyorum.

occupy yapılan ülkeler
Occupy dünya çapında bir hareket. Hangi ülkeninkine baktıysam nedeni ekonomik özgürlük, kapitalizme karşıtlık, politik baskılar vs. Buraya kadar tamam mesela bankalara karşı çıkalım deyin sonuna kadar varım. Hadi devasa bir eylemle kredi kartlarımızı kıralım. Yemez değil mi? Kapitalizme karşı çıkalım deyin sonuna kadar varım, ki zaten kimileri ayağında adidas elinde kolayla dolaşırken ben ve benim gibiler kapitalizme olanca gücümüzle karşıydık. Ama o da yemiyordu çünkü bir avuçtuk. Hala daha öyleyiz. Azınlık olarak çok daha güzeliz.

Bu arada aklıma geldi de Fransa'da Ermeni Katliamı kabul edildiğinde bazıları demişti ki Avon satın almayın da Fransızların aklı başına gelsin. Bunu ciddiyetle söylediler de bence güzel bir espriden ibaretti. Avon'un parası Yahudiye gidiyor Müslümanları öldürecekler deyince sorun değildi de bizim üzerimize iftira atılınca mı sorun oldu? Hayır Müslümanlar ölsün de bizim alnımıza leke sürülmesin.

Seks işçisi de orospular herhalde, demek ki artık orospulara da saygı duymamız gerekiyor. Sadece kadınlardan bahsetmiyorum.

Bizde de şöyle bir şey var; eylem yapmaya üşeniyorduk ama hazır madem eylem yapmışken ağaçlardan çıkan konuyu kürtaj, içki, lgbt gibi konulara bağlayabildik ve bütün eylemleri aradan çıkarttık. Hiç fena değiliz. Ben size bir şey söyleyeyim de inanın, yakında Türkiye'de eşcinsel evliliği serbest bırakılacak. Bu kadar. Zinayı suçtan çıkartmak hadi neyse ama eşcinselliğe izin veren Müslüman bir hükümet olamazdı Akp. İmajı çizilirdi. Halkı mecbur bırakabileceğin bir siyasi parti her gün ayağına gelmiyor ne de olsa. Şimdi baskı ortamı da oluşmuşken her şey hazır.

Bilgim yoksa bilgilendirin ama Erdoğan'ın homofobik bir söylem ya da tavrı mı var? Yoksa anayasal haklar için Erdoğan'a bir yüklenme mi söz konusu? Bunları gerçekten soruyorum çünkü ben homofobik bir yaklaşım bulamadım. Her neyse zaten her şey birden ortaya çıkabilir. Mesela ne zaman başörtüsü özgürlüğü konusunda siyasetten bağımsız bir söyleşiye girsen birden karşına eşcinsel hakları dayanır. Sanki eşcinsellerle bir zorun varmış, konunun alakası varmış gibi. Tamam zoru olanlar da var ama bu devlet değil, devlet lgbt'ye karşı değil.

Tabii Müslüman olanların eşcinselliğe karşı çıkacağı beklendiği için ortaya atılır bu laf. Ama hayır benim eşcinsellerin hayatına bir kastım yok. Ben eşcinsellik olgusuna karşıyım. Normal olan eşcinsellik olsaydı daha farklı bir yaradılış haritamız olurdu diye düşünüyorum. Kimisi bilime dayanarak genetik olduğunu söylüyor, varsın olsun. Eşcinsel doğmak ve hissetmek doğal, çift cinsiyetli doğmanın doğal olması gibi. Ancak eşcinsel ilişkiye girilmesi günahtır. Tanıdığım bir Müslüman eşcinsel ilişkide bulunsa ortak inancımız gereği onu uyarırım ama tabii ki öldürmem ve hayatıma devam ederim. Kuran'daki Lut Kavmi kıssası aleni yapılmasına karşıdır. Bulduğunuz yerde öldürün demiyor Allah. Günahın aleni veya kişisel olmasıyla orantılı bir şey bu.

Eşcinsellikten çok eşcinsellik özendiriciliğine karşıyım. Asıl mesele de bu zaten. Bir kimsenin eşcinsel olması değil medya aracılığıyla eşcinsel propaganda yapılması çok daha yanlış bir şey. Tüm bu akıl kontrolünde her şey aynı doğrultuda gider. Zaten daha öncesinde size masonlukta/akıl kontrolünde her cinsle her türlü ilişkiye girildiğini söylemiştim. Herkesin de doğuştan eşcinsel yönelimi yoktur ya. Düzcinselleri de sapık yapmak ve midesi ile diz kapağı arasına sıkışmış bir nesil oluşturmak için tüketime dayalı bir propaganda yürütülüyor. Tabii eşcinsellik özendiriciliği de bunun ayaklarından birisi. Lgbt'yi de kendi çıkarları adına kullanıyorlar uzun lafın kısası.

Aşk örgütlenmekse, Pkk bir tür Aşk Tanrısı olmalı.

Mesela benim anlayamadığım Diyarbakır ne alaka? Diyelim ki İstanbul'da çok Diyarbakırlı yaşıyor, tamam. Peki neden Kürtçe? Sonuçta mesaj vermek istiyorsan adamın dilinde konuşursun. Bence bu çok ilginç. Siz de düşünün. Bir tür ırkçılık falan da yapmıyorum, zaten sorgulamaların altyapısını anlayamayanlar bilindik tabirlere başvururlar hey seni ırkçı diye.

Mesela konusu açılmışken bir örnek vermek istiyorum. Başbakanın çapulcu kelimesi çok eleştirilmişti değil mi? Kefili değilim şahsının ama aslında başbakan şundan bahsediyordu;



Çapulcu = Anarşist
Hiç kaleyi içeriden fethetmek diye bir şey duydunuz mu?


Başbakan yaptığı şeyler ne olursa olsun tabii ki arkaplanda dönen dolapların farkında. Her siyasinin olduğu gibi. O nedenle bu işi kimin başlattığını da biliyor. Ya da sonuçlarının ne olacağını. Yoksa Irak'taki insanların ölüm kapısını açıp da Mısır'dakileri Rabi4 ile selamlama çelişkisinin başka açıklaması olamaz.

Neyse bu "çapulcu" kimseler halktan (ki kesinlikle sıradan vatandaştan geliyor olmayacaklardı) gibi görüneceklerdi ama halkın aleyhinde işler yapacaklardı. Bayrak yakmak ya da esnafı zarara uğratmak gibi mesela. Zaten eylemin kendisi halkın aleyhine.
Alın size sözüm ona devrimin yapıldığı bölgeden kapitalist görüntüler. Kapitalizm biziz zaten. Bankaları yok etsek bile başka bir ekonomik köleliğe bağlı kalırız. Çünkü her şeyden kendine pay çıkaracak insanlarız artık. Kapitalizmin bir canavar olma günleri bitti, bırakın ismi biraz daha yürüsün. Artık hepimizi birer fırsatçı paragöz canavar yaptığı için ona ihtiyaç yok.

Kapitalizmi giderecek şey de Komünizm değildir. Hoşlanmayanlar olursa daha hoş olur benim için ama ben ikisine de karşıyım. Bu senaryoyu ilk defa görmüyoruz. Efendim Doğu Bloğu vs. Batı Bloğu, Rusya vs. Amerika. Bunları gördük çoktan. Ne işe yaradılar daha fazla insanın ölümünden başka? Ama durun en heyecanlı olan bu kısmı en sona bırakacağım. Önce bir ısınalım.

Madem Bay V'nin buram buram Vendetta kokan maskesine denk geldik bırakın da yazayım gerçekte ne olduğunu. Bahse varım ergenler bilmez.

O maskenin gerçek yüzüne sahip olan insan Guy Fawkes diye bir adam. Meşhur filmi V for Vendetta'dan da bilindiği üzere parlamento binasını 1605'te yıkmaya çalışmış. Ancak başarısız olmuş.

Şimdi bu adamın amacı İngiltere'ye Katolik görüşü geri getirmek için hükümeti devirmekti. Yani meşru hükümete karşı olan bir kimseyi tanımlayan kavram Fawkes için de geçerliydi. Neydi o kavram? Anarşist?


Vatan haini olarak da nitelendirilen bir adam olan Fawkes nasıl olmuş ise Alan Moore diye başka bir adam tarafından çizgi roman haline getirilmiş. Tabii vatan haini olmak başka devrimci olmak başka. Neden? Çünkü öyle. Çünkü devrimciler halktan yanadır ve hükümet halktan değildir. Meclisler halktan gelen millet'vekilleriyle doludur ama onlar yine de halk sayılamazlar çünkü onlar kötüdürler. Kötüdürler ve Neptün'den gelmişlerdir. Öyle.

Sonuç olarak Wall Street'ten tut da bebeğim Arap Baharı'na kadar herkes bu maskeyi kullandı. Ama durun, Aman Allah'ım o arkadaki resimdeki adam illuminati!!!!!!!!!

İşte bu da çoğu insanın bir aptal göze odaklanıp devrimi görmezden gelmesinin tek cümlelik parodisiydi.

V'nin filmini gerçekten bu bülogda analiz etmek isterdim ancak üşeniyorum ve daha önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Zaten her neyi düşünüyorsam ondan daha önemli bir şey olduğunu da düşünüyorum. Bunları da geçecek olursak V meselesini kapayacağım. Filmin en bilindik sahnelerinden olan bu sahnede V şu yazının önüne geliyor. Meali ise; "Birlikten doğan kuvvet, inançtan doğan birlik". Kimse çıkıp da buradaki inanç yani faith kelimesini mesela özgürlüğe inanç olarak kaale almasın. Faith kelimesi öyle bir kelimedir ki diğer her şeyin iflahını keser ve tek bir anlama odaklanır. O da dini bir inançtır yani bizdeki tam karşılığıyla "iman" kelimesidir.

Şimdi bu dini inanç Yahudilik tabii ama her taşın altından çıksın diye aradığım Yahudilik değil. Ne demiş Erbakan, "Biz her taşın altında Siyonizm vardır demiyoruz ama Siyonizm de hiçbir taşın altını boş bırakmaz."

Diğer yandan unity yani birlik kelimesinin de masonlar tarafından sıkça kullanıldığını bilenler bilir. Bu onların birbirine sürekli birader/kardeş diye hitap etmelerinin ve ne olursa olsun yardım etmelerinin bir tezahürüdür. Birlik içerisindedirler. Amerikan dolarından tanıdığımız kartalın üstünde ne yazdığına bakın. Latince "e pluribus unum", yani "birlikte çoğalmak ve çoğalarak birleşmek". Anlayacağın birlik halinde her yere yayılmak. İşte V'nin imanı bu.

Yazının altındaki iki çizgili haçın gözünüzden kaçmadığını umuyorum. 33. dereceye ait masonik bir simgedir ve anlamını muhtemelen Demirel benden iyi bilir ve fakat yine de söyleyeyim ki V'nin arkasına aldığı bu simge onun kim olduğunu ve neye hizmet ettiğini açıkça belli ediyor. Clarifies.

Yani misal ne var V özgürlük için savaşıyor. Peki o halde neden o maskenin altında bir fikrin yaşadığını söylüyor? Bu sadece İngiliz parlamentosuna karşı yapılan bir fikir hareketi değil. Çünkü Guy Fawkes'un orijinal eylemi Katolisizmi geri getirmek için yapılmıştı. O halde Hollywood'un V'sinin de Katolik olduğunu mu söyleyeceğiz? O faşizme karşı savaşıyordu. Peki o zaman o hiç ölmeyen fikir nedir? Anarşi mi? Ben derim ki anarşist olabilirsin ama anarşistsen asla iktidar olamazsın. Yermekten değil de açıklığa kavuşturmaktan bahsediyorum. Çünkü sürekli yıkmaya programlanırsan nasıl kurmayı öğreneceksin? Clarified.



Filmdeki faşist lider.
Sonra da çözüm diye Komünizm, Sosyalizmle gelecekler. Faşizmin karşıtı neyse o. Her zaman siyah-beyaz zıtlığında işler bu işler. Bak ne diyeceğim buraya bak rastladıysa gözlerini çekme okumaya devam et. Çünkü en önemlisi bu. Hiçbir şey öğrenmediysen, anlamadıysan, katılmadıysan bunu idrak edebilirsin yine de. Bu simgelerin hepsi taktiklerle alakalıdır. Masonluktaki siyah-beyaz damasal zemin evet tanrı-insan, kadın-erkek zıtlıkları anlamına gelir ama hepsinin gizemli bir taktiksel içeriği vardır. Düşük seviyeli masonlar bilmez.

Siyah-beyaz ise zıtlaştırmak, kutuplaştırmaktır. Dünyada faşizm hüküm sürdü şimdi sıranın Komünizme gelmesi planlanacak. Neden hep ikiye bölünüyor her şey? Zıtlık olmalı, siyah-beyaz. Dindar-Kemalist gibi, Türk-Kürt gibi. Aslında çok normal geçinmesi gereken insanlarız ama bir gün dindarlar bir gün Kemalistler kullanılıyor. Çünkü bu kavramlar da kasıtlı olarak üretildi. Kemalizmi öne süren ilk kişinin bir Yahudi olduğunu biliyor muydun? İsmi Moiz Kohen ama Tekin Alp olarak er meydanına çıkmış bir kişilik. Tekin Alp he? Ağır Türk hem de Atatürk'ü seviyor ne zarar gelebilir ki öyle birinden? Bizden gibi görünüp bizi bölmesinin haricinde diyorum...

Bir de filmde medyayı devirmeye çalışıyordu V. Televizyon yayınlarını hackliyordu. Benim eylemler süresince gülmek istediğim bir şey oldu. O da insanların medyanın yanlı olduğunu söylemeye başlamasıydı. Yeni farketmişlerdi herhalde çünkü bugüne kadar onlara hizmet ettiğinden dolayı olsa gerek kimsenin sesi çıkmıyordu. Neyse bakın ben normal kimselere laf atmıyorum. Sen de %100 vatandaşsındır ve eyleme kendi fikirlerinden dolayı katılmış olabilirsin ama bu herkesin senin gibi olduğu anlamına gelmez. Yok kırmızılı kadınmış yok bilmem ne. Bunların hepsi kasıtlı.


Herkes bir anda aktivist oldu. İsrail'in Mavi Marmara'da şehit ettiği vatandaşlarımız için ne yaptınız? Yılların direnişi İntifada'yı kaçınızın ruhu duymuş? Ne diyordum; medya. Medya taraflıdır ve tarafı da Siyonizmdir. Akp, Chp ya da cCc değil. Siyonizm nasıl bir oyun isterse kepçe kazanı öyle karıştırır.

Geçen Redhack'in filmini mi ne çekmişler ona biraz baktım da. Neyse fikirlerimi aktarmadan nesnel yaklaşırsam anladığım kadarıyla hahaha Müslüman değiller ve "100 Yıl önce içinde şeytan var diyenler bugün amblem yaptı. Haliyle bizi anlamaları için 100 yıl daha beklememiz lazım." şeklinde bir konuşma şirinlemişti içlerinden bir arkadaş. Sanırım burada "ampulün içinde şeytan olduğunu" söyleyen kesim İslami kesim oluyor ve Akp onların torunu olarak görülüyor. Sonuçta 100 yıl önce bu sözü Erdoğan'ın söylemesine imkan yok.

Haa bir de Müslümanlar geri kafalı değiller ampulün içinde şeytan olduğuna inanacak kadar aptal değiller ki öncesinde de kandil kullanılırdı. Onun da mı içinde şeytan vardı? Ayrıca en iyi bildiği şey şirin çileği toplamak olan arkadaşlarımızın konuşmadan önce araştırmalarını ve asıl içinde şeytan olduğu tartışılan şeyin ampul olmadığını öğrenmelerini tavsiye ederdim.

Hem ben de olsam ampul diye simge seçmem orası bambaşka bir konu zaten. Ama Akp yönetiminden hoşnut değilsin diye de tüm bir İslam alemini salak yerine koyamazsın. En doğrunun sen olduğun düşüncesine kapıldığın için de ampulü icat eden aydın kitleyi de sen temsil edemezsin. Teşekkürler.



Neyse bu konuyu da geçersek nihayet asıl bahsettiğim ve geleceğimi söylediğim konuya geliyorum. Gerçekten de okuduğuna değer.

Öncelikle girizgah yaparsam daha iyi olur, Albert Pike diye adam var. Üst düzey bir Siyonist kendisi. Ağır mason, ağır luciferian falan filan... İşbu satanist adamın yıllar önce kaleme aldığı bazı planları aşağıda alıntıladığım yazıdan okuyabilirsin. Biraz tanıdık gelecek. Bir de önemli gördüğüm yerleri de highlight yaptım, Türkçesi neydi bunun? Vurgulamak. Vurguladım.

Evet şimdi de hikayenin yaşanmamış sonucundayız. Şaşıranlar olabilir, ben ilk gördüğümde hiç şaşırmadım. Çünkü hiçbir şey tesadüfi değildir, dünya savaşları da pek tabii kurgulanmıştır. Franklin Roosevelt'ın de dediği gibi; "Siyasette hiçbir şey tesadüf değildir. Bir şey vuku buluyorsa o şeyin önceden planlandığından emin olabilirsiniz."

Albert Pike'ın yazısında vurguladığım yerlerle ilgili de birkaç bir şey söylemek istiyorum. Lucifer'dan aldığı mesajlarla tüm bunları yürürlüğe koyduklarına göre ilk çıkarımımı söylüyorum;

- Tüm bu şeylerin arkasında Şeytan'ın olduğu bir gerçek.

Her şey son düzen için yapılıyor. Tüm savaşların nedeni güçlü Amerika değil. Güçlü Avrupa ya da güçlü Çin değil. Bunlar birer vasıta. Dünyanın dört bir yanında harıl harıl çalışan üst kademedeki biraderlerin amacı Tek Dünya Devleti. Tek Dünya Devleti gelirse ne olacak peki, bizler hamster değiliz ya? Onun cevabı da şu oluyor güzelim;

- Tek dünya devletinin amacı aslen Yahudilerin vaadedilmiş topraklarla başlatacağı, ve başlangıçta Rab Yehova'nın planının sonlandırılacağı son zaman başlayacak. "Altın Çağ" Çünkü Yahudileri Rab seçmiş falan filan. Çünkü Rab diğer milletlerden nefret etmiş. Ama Rabb'im ben sana ne kötülük ettim ki? :((((( ahaha

Bütün akımları tek tek bitiriyorlar, bunlar işe yaramaz düşüncesi tüm dünyada baş gösteriyor plana göre. Mesela faşizmin işe yarayacağını düşünenimiz var mı? Oysaki bu bir ara çok modaydı ülkeler hep diktatörlükle yönetiliyordu. Soru geliyor, tek bir kişinin mutlak hakimiyetinin zıttı nedir? Herkesin eşit olması; komünizm.

- Komünizme ihtiyaç var, o yüzden şirinlememizi istiyorlar. Son çare "eşitlik" olmalı. Ben adaleti, eşitliğe yeğlerim.

Ve din alanı... Din muhteşemdir değil mi? İnsanlara onu olumlu veya olumsuz göstererek olumlu veya olumsuz her amaca kullanabilirsin. Din, bulunmaz Hint kumaşı gibidir. Şimdi bir de insanlar dinin istismar edileceğini biliyorlar ya, o yüzden;

- Din varsın olmasın. Böylece inançlarımızı sömüremezler. Şey gibi bu; bütün paramızı sokağa atalım, böylece eve hırsızlar giremez. Akşama ne yiyeceksin?


Ve nihayet dinler silindiği gibi dinsizlik de silinmeli. Çünkü temelde aslında din, vardır. Haa ama yani kimin dini artık bu? "Yahudilik mi?" mesela ilk akla gelen. Yok onlar da değil. Neymiş? Satanizm, Lucifer'ın ışığı. (Yahudi alimleri olan Rabbiler ve kıdemli Sanhedrin, Satanist'tir.)

- Evet, repeat after me; tüm bu şeylerin arkasında Şeytan'ın olduğu bir gerçek.

Demek ki neymiş Şeytan gerçekten de bize oyun oynuyormuş. Şeytan ambalajcıdır a dostlar. Hep yeni bir paket çıkarır karşına. Peki sen her gün yeni kıyafetler giymek istedin de hiç eskidi la bu diye bedenini çöpe attın mı?

İslam, Orta Çağ'da kaldı pufffs çok eski, banal diyenlere de bir haberim var. Biliyor musunuz, Orta Çağ'ın sonunu getirip Yeni Çağ'ı açan da İslam'dı. Peygamberin müjdelediği bir Fatih vardır tanırsınız çok sevdiğiniz şehrinizi size açan? Ha işte o Müslüman'dı. Ve İslam'daki o pek beğenmediğiniz cihad adına fethetti orayı. Bilginize.

Son olarak; Erdoğan'ın faşizminden(!) söz edileceğine Erdoğan'ın şu yönünden bahsedilsin.

"Dine uymayan idareciler zuhur edince, anarşi çıkar, millet birbiriyle boğuşur." [hadis/Beyheki]