Çarşamba, Şubat 13, 2013

Nazi ve Monarşi

Düşünün ki tüm halkın kontrolü sizin elinizde olacak, onları istediğiniz şekilde yönlendirebileceksiniz. Öyle ki sistematik olarak akıl kontrolüne tabi tutulanlar ise tamamen elinizde bir kukla olacak. Ahlaki ve insani hiçbir değer taşımaksızın istediğinizi sorgulamadan yapacak. İşte tüm bunlar akıl kontrolü ile mümkündür.

Akıl kontrolünü uygulamak için geliştirilen programlar vardır. Nerede ve nasıl'a birazdan geleceğiz ama öncelikle temel bir açıklama yapmak istiyorum.

Programların genel ismine Monarşi ya da Mk Programı denebilir. Mk'nın açılımı Mind Kontrolle'dir, Türkçesi "akıl kontrolü"dür. Mk'ya etimolojik olarak bakmak bile kökenin Almanya olduğunu anlamaya yeterlidir.

Nerede? Ne Zaman?

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Nazi Almanya'sında herkesin bildiği deyimle Yahudi Soykırımı oldu. Aslında bu halka ya da dünyaya gösterilen kısımdı. Almanya'da bu dönemde yani 1945 ve sonrasında akıl kontrolünde büyük bir ilerleme kaydedildi. Toplama kamplarına toplanılan insanlar aslında öldürülmek için toplanılan Yahudiler değil, akıl kontrolünde ilerlemek için kullanılan deneklerdi. Peki neden bunlar Yahudiler üzerinde denendi?
Öncelikle Hitler'in Alman ırkçısı olduğu ve Yahudilerden nefret ettiği yalanlarını unutun. Adolf Hitler, bir yahudidir zaten. Annesi Selanik göçmeni'dir, Selanik de tabiri caizse Yahudi yuvasıdır. Ayrıca Almanya'da büyük bir Yahudi nüfusu vardır ve o Yahudilere Aşkenaz Yahudisi denir. Aşkenazi ve Nazi terimlerinin birbirine bu denli benzemesi de gariptir doğrusu. Hem Yahudi olmayan birini bir ülkenin başına lider yapmazlar. Tabii haberi olmayan halk bunu nereden bilecek? Ama bilmek zorundayız, bakın bilmemek bize nelere patlıyor.

2. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da yapılan Yahudi Soykırımı denilen şey aslında bir akıl kontrolü çalışmasıdır. Nazi Almanya'sı parapsikoloji, nöropsikoloji ve kuşaktan kuşağa Satanizm ile davranış bilimleri araştırması yaptılar.

Bu insanlar akıl kontrolünde yani davranış bilimlerinde ilerlemek istediler. Bu nedenle kullanacakları insan denekler lazımdı, Yahudiler ise biçilmiş kaftan. Neredeyse hepsi öldü ve krematoryumlarda cesetleri yakıldı.
Bundan da öte, asıl neden olarak Yahudilere bir koz verilmeliydi. Hitler bir Yahudiydi ve bu role layık yetişmişti. Siyonistler bu konuma gelmesi gerektiğine karar verdiler. Hitler, Siyonizm'in desteğiyle Almanya'da bir imparatorluk kurdu ve devrim yaptı. Bu devrimin muhteviyatı dışarıdan Yahudi öldürmek olarak görünecekti. Ancak içeride Yahudilere verilen kozun teminatı ve akıl kontrolüne denek sağlamak olacaktı. Öyle de oldu.

Birincisi ile şimdiki Yahudiler siz bizi öldürdünüz diye Vaadedilmiş Topraklar üzerinde hak talebinde bulunabilecekler. İkincisiyle de Yahudilerin bu isteğine karşı çıkmayacak bir köle ve koyun sürüsü oluşturulacaktı. İkisi de gerçekleşti.

Görüyorsunuz ki bu insanlar kendi üstün gördükleri milletlerinin mensuplarını bile göz kırpmadan kurban verebiliyorlar amaçları uğruna. Yahudi Soykırımı yani Holokost kelimesinin kökeniyle ilgili bir bilgiyi de paylaşmak istiyorum. Holokost sözcüğü, aslen Yahudi dini törenlerinde altarda yakılarak tanrıya sunulan bir sununun adıdır. Yani bu insanları gerçekten de amaçları uğruna kurban ettiklerini katliamın ismine kendi tanrılarına verdikleri kurbanın adını koyuyorlar.

Bu Bölümde Ne Anladık?

-Akıl kontrolü sistematik olarak Nazi Almanyası'nda geliştirilmiştir.

-Siyonistler, Nazi'nin başına Adolf Hitler'i bilinçli olarak getirmişlerdir.

-Holokost yani Yahudi katliamında öldürülen kişiler aslında akıl kontrolü denekleriydi.

-Holokosta kendi ırkdaşlarını kurban etmeleri ise sonradan alacakları menfaat için bir piyondu.

-Sağlanacak menfaat ise Vaadedilmiş Topraklardı, her zaman olduğu gibi.

-Böylece Yahudiler şunu söyleyebilecekti "Siz bizden nefret ettiniz, masumları öldürdünüz, şimdi sizden nefret etmekte haksız mıyız?"

-Ki Kudüs'ü ele geçirmeseler bile Kudüs dışındaki her yerin akli dengesini ele geçirdiler.

Akıl Kontrolü Nedir?

Yazdığım konuları ayrı başlıklarda ve bunları da kendi içinde bölüm bölüm almayı uygun gördüm.
Bu başlıkta akıl kontrolünü açıklayan bütün yazıları bulabileceksin. Yazdıkça buraya linkini ekleyeceğim.

Bölüm 1 - Nasıl Geliştirildi?

Nazi ve Monarşi

Bölüm 2 - Program Hakkında Bilgiler

Köle Hayatı






Cumartesi, Şubat 09, 2013

Türkiye Savaşa Mı Sürükleniyor?

Merhabalar. Bir önceki sıkıcı yazımdan sonra sizlere çok önemli bulduğum bir konudan bahsedip farklı bahisler açmak istiyorum.

Biliyorsunuz ki sağ tarafta tavsiye ettiğim bir blog var. Blogun sahibi yeni bir video yayınladı ve videonun içeriği son zamanlarda benim ilgilendiğim bir konu. Patriot füzelerinin Türkiye'ye getirilmesiyle ilgili. Bu konudan medyada hiç bahsedilmiyor ve medya sadece bizi bir şeylerle meşgul edip gerçekleri gizlemesiyle ünlü. Rihanna'nın Elmasları yazımda da planlanan bir şey olduğundan bahsetmiştim. Türkiye'nin yakın geleceği neyi gösteriyor?

Şimdi, ben kalkıp da savaş çıktı deyip halkı galeyana getirmek istemem tabii ki. Ama planlanan bir şey var bunu da bilmiş olun. Videoyu buradan paylaşıyorum. Çünkü daha fazla alana yayabilmek istiyorum, bu konuda daha bilinçli bir halk istiyorum. Hep beraber işin özüne varmalıyız.

Ha, bir de siyasi olarak olaya bakmayın lüften. A partisi, B partisi fark etmez. Önemli olan Türkiye'nin istikbalidir. Bunu nasıl elde edebiliriz, ne yapabiliriz diye düşünmeliyiz. Ve önce kendimizden başlamalıyız.


Salı, Şubat 05, 2013

Önemli Bir Duyuru

Hiçbir yazımda Atatürk'ten bahsetmedim. Sadece Beyonce ile ilgili bir yazımda "Atatürk mason mu?" diye soru geldi. Cevapsız bırakmaktan hoşlanmıyorum. İsteseydim görmezden gelirdim ama gelmedim. Herhalde siz bana destanlar yazın diye. Atatürk hakkında hiçbir yazım olmayacak. Atatürk iyi ya da kötü ne yaptıysa yaptı, ve vefat etti. Yani yıllar önce geçmişte kaldı. Bu sebeple ben şunu düşünüyorum. Bir insan daima ileriye dönük bakmalı. Madem Atatürk ileri görüşlüydü diyorsunuz işte size fırsat. Önünüze bakın ve ideallerinizi gerçekleştirin.

Benim soruya "Evet." diye verdiğim tek kelimelik cevap neden sizi bu kadar rahatsız etti anlamış değilim. Mason olmak şerefsiz olmak demek midir? O zaman zorla mason olanlar da şerefsiz mi olacak? Ben Atatürk'e hakaret etmedim zaten bir oyun ve baskı ortamı olarak hakaret etmek de yasak kanunen. Dediğim gibi geçmişte kalmış bir kişi, sadece mason olduğu için mason dedim bu kadar. Mason olsaydınız ya da masonlukla ilgili geniş, kapsamlı bilgi sahibi olsaydınız Atatürk'ün mason olduğunu anlardınız. Onun dışında sadece boş konuşmuş olursunuz vatan toprakları giderken.

Gençliğe hitabede Atatürk diyor ki vatanına sahip çık, müdafaa et. Bunu mu yapmış oluyorsunuz? Sadece Atatürk iyidir, yücedir, kutsaldır. Onun hakkında yorum yapan aşağılıktır, kafaları karıştırır, akıl kontrolcüsüdür diyorsunuz. Sadece gülünç duruma düşüyorsunuz farkında değilsiniz.

Atatürk'e bir kinim yok, kalpleri ancak Allah bilir. Eğer son nefesini Müslüman olarak verdiyse Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun. Ama değilse de bu onun seçimi deyip saygı duyacağım. Sizin anlamadığınız ise Atatürk'ün üzerinden oynanılan oyunlar. Nasıl Hasan Mezarcı, Atatürk'ü oyunlarınıza alet etmeyin dedikten sonra tutuklandı ve akıl kontrolüne maruz kaldı, çıkınca da aklı yıkandığı için ben mesihim dedi. İşte bu Atatürk'ün üzerinden rant sağlamaya çalışanlara dur diyen bir adama yapılandır. Bunları öncelikle anlayın.

Sonra da ben çok dindar oluyorum. Bunu diyene şöyle söylerim, niye sen dinsiz misin? Ben Müslümanım ve Müslümanca konuşuyorum. Neden rahatsız oluyorsunuz? Lady Gaga, Katoliğim deyince "ayyy çok tatlı anam benim, ne yüce, kutsal ve ulu bilgileri vardır şimdi!!!!" dersiniz. Ama Lena Allah'a ilerlemek isteyince "vay dinci" mi oluyor? Çabalayan insana laf eden işsizdir. Böyle düşünün bence.

Bu sadece Atatürk meselesi değil. Toplum sağcı-solcu diye bölündü. Şimdi de dinci-Kemalist diye bölünüyor. Ben taraf değilim. Dinci ya da Kemalist değilim. Ben insanım. Beni Yaratan bana böyle yaşamamın fıtratıma uygun olduğunu söyledi. Ben de yaşıyorum. Taraf tutmuyorum, taraf olana da diyecek tek sözüm öyle ya da böyle kullanıldığıdır. Yeterince bu saçmalıkla uğraştım. Başlığı da kilitleyeceğim, daha fazla görüşlerime yorum yapılmasını istemiyorum. Yapıcı eleştiri başımın tacıdır. Boş laf da boş kafanın ürünüdür. Herkese iyi günler.